-
1 готовое изделие
Турецко-русский словарь и русско-турецкий словарь по строительству и архитектуре > готовое изделие
-
2 готовый
hazır* * *врзгото́вое пла́тье — hazır elbise; konfeksyon
гото́вые лека́рства — müstahzar ilaçlar
гото́вые изде́лия, гото́вая проду́кция — mamul maddeler; mamulat
гото́вый на всё — herşeyi yapmaya hazır
гото́вое блю́до — hazır yemek
быть гото́вым к самозащи́те / самооборо́не — kendini savunmaya hazırlıklı olmak
зал гото́в был ру́хнуть от аплодисме́нтов — salon alkıştan yıkılacaktı
она́ гото́ва была́ распла́каться — neredeyse ağlayacaktı
они́ гото́вы бы́ли взять друг дру́га за го́рло / гло́тку — birbirinin boğazına sarılacak duruma geldiler
со́лнце уже́ бы́ло гото́во скры́ться за горизо́нтом, как... — güneş battı batacaktı ki...
как тигр, гото́вый бро́ситься на свою же́ртву / добы́чу — avına atılacak bir kaplan gibi
обе́д гото́в — yemek hazır
план был гото́в — plan tamamdı / tamamlanmıştı
ва́ши ка́рточки / фотогра́фии гото́вы — çektirdiğiniz resimler tamam / hazır
гото́во! — tamam!, oldu!
он гото́в (о пьяном) — прост. tam oldu
••он привы́к жить на всём гото́вом — hazırdan yemeye alıştı
-
3 fertig
halb \fertig yarı mamul;das Essen ist \fertig yemek hazır;ist der Reis \fertig? pilav oldu mu?;mit jdm endgültig \fertig sein ( fam) biriyle ilgisini kesmek;etw \fertig machen ( beenden) bir şeyi bitirmek;etw \fertig stellen bir şeyi tamamlamak [o bitirmek];wirst du rechtzeitig \fertig? vaktinde hazır olacak mısın?;mit jdm/etw \fertig werden ( fam) bir kimseyle/şeyle baş edebilmek, bir kimseyle/şeyle başa çıkmak;2) ( bereit) hazır (zu -e);mit den Nerven \fertig sein sinir diye bir şey kalmamak;ich bin völlig [o fix und] \fertig hoşaf gibiyim, canım çıktı -
4 finished
adj. bitmiş, cilalı, sona ermiş, tamam, tamamlanmış, hazır, işlenmiş, tükenmiş, mükemmel* * *1. bitir (v.) 2. bitik (adj.)* * *1) (ended: Her chances of success are finished.) sona ermiş, bitmiş2) ((negative unfinished) done; completed: a finished product.) bitmiş, mamul3) (having been completely used, eaten etc: The food is finished - there's none left.) bitmiş, kalmamış